Mavi Gözlü Dev, şair Nazım Hikmet'in 1941 yılından sonra Bursa Hapishanesi'nde geçirdiği dönemi anlatan 2007 yapımı film. Ünlü şairi Yetkin Dikinciler'in canlandırdığı filmin yönetmenliğini Biket İlhan üstlendi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan 175.000 YTL destek alan filmin çekimleri, sanat yönetmeni Mustafa Ziya Ülkenciler'in Beykoz'da kurduğu cezaevi setinde gerçekleşti.[1] Nazım Hikmet'in hayatını konu alan ilk film olarak dünya sinema tarihine geçen filmin senaryosu, dört yılı aşkın bir sürede, sekiz defa yeniden yazılarak tamamlandı. Filmin müziklerini yapan Cem İdiz, Hikmet'in "Davet" şiirini de besteledi.
Filmin adı, Nazım Hikmet'in "Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri" adlı şiirinden derlenmiştir
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki namus ve töre cinayetlerinin genç kızların hayatlarını nerelere ya da ölüme nasıl sürüklediğini anlatır. Kitap Türkiye'deki doğu batı sentezini yazarın kaleminden bize sunmaktadır Kitaptan özetle bahsedecek olursak, Meryem van gölü kıyılarında suluca yöresinde yaşayan 17 yaşında bir genç kızdır. Annesi Meryemi doğururken ölmüştür. Babası ise Döne adında genç bir kadınla evlidir. Amcası teyzesi (teyzesi amcasıyla evli) babası üvey annesi ve amca çocuklarından oluşan geniş bir ailesi vardır. Cemal ise amcasının gabar dağlarında komando olarak görev yapan, pkk ile mücadele eden oğludur. Amcası evde sözü geçen tek kişidir ve Meryemin babası abisinden bayağı çekinmektedir. Teyzesine gelince yani Cemalin annesi olan aynı zamanda kendi annesinin ikizi olan teysesini hep kendi göremediği annesinin yerine koymuş, ama nedense teyzesi tarafından hep nefretle büyütülmüş bir yeğendir Meryem. Çünkü teysesi kızkardeşinin ölümünden meryemi sorumlu tutmaktadır. Zavallı Meryem ne yaparsa yapsın teyzesinin zincirlerini kıramamıştır. Üvey annesi döne ise meryemden nefret eder . Meryem onu yılan gözlü döne diye düşünür. Meryemin çok sevdiği birde bibisi vardır köyün ebesi. Hayatı boyunca meryemin kılına zarar gelmesinden korkan bir insandır o. Meryem öz amcası tarafından tecavüze uğrar, ve amcası bunun duyulmaması için kızı öldürme- namus temizleme!- kararı alır . kızın kendi kendisini öldürmesi intihar etmesi için onu izbe denilen bir yere kilitlerler, birde ip asarlar kendini boğsun diye, ya da ikinci çıkar yol olarakta kızı cemalle, cemal askerden dönünce istanbula gönderip diğer töreye kurban giden kızlar gibi onuda köprüden uçuruma atmaktır. Cemal askerden döner. Meryemle cemal istanbula gider. Ama askerde yüreği nasır tutan cemal bu küçük kızı bi türlü aşağıya atamaz( eski anıları aklına geldiği için olsa gerek) onu öldürmeden köye dönemeyeceği için ve onu da öldüremeyeceği için istanbulda balıkçılık yapan bi asker arkadaşının yanına sığınır. Arkadaşı ona elini uzatır ve çeşme kıyılarında bir kulübe ayarlar ve geçimlerini sağlamaları için cemale balıkçılığı öğretir. İşte orada meryemin cemalin ve irfan kurudalın kaderleri kesişir. İrfan kurudal İzmirli fakir bir ailenin oğlu ve harvard üni.de bursla okumuş bir profesördür. İstanbulda yaşamakta ve Aysel adında zengin bir kadınla evlidir. Ama o gösterişli, zengin hayatta hiçte mutlu değildir. Kendini aşmaya karar verir. Cesaretini kazanmak ister. Ve bir gün karısına bir mektup bırakarak evi terk eder, bir yelkenli kiralar ve egenin sularına atılır işte bu üçlünün kaderi o küçük kulübede birleşir, tanışırlar irfan bey meryemi çok sever ama cemal her zamanki gibi çok soğuktur ve meryemden de profesörden de nefret eder. Profesör meryemle cemali yanına yardımcı olarak alır, önce meryemi o solmuş şalvardan ve yemeniden kurtarır modern bir görünüme sokar. Cemal ise aklının bir köşelerinde hala meryemi nasıl öldürebileceğini düşünür ama gerçekleştiremeyeceğini de bilir. Ege kıyılarında yaşayan ilginç bir büyükelçinin evini kiralarlar. Ve olaylar bu evde patlak verir. Orada gözleme yapan bir kadının oğlu olan Mehmet ali meryemden çok hoşlanır. Meryemin öz amcası tarafından tecavüze uğradığını öğrenen prof. Cemalle kavga ederken cemale söyler ve cemalin bunu öğrenmesi onu şok etmiştir çünkü tecavüz edipte kızı öldürtmek isteyen babasıdır. Cemal ne yaparsa yapsın Meryem ondan uzaklaşmak kendine yeni bir hayat kurmak için gözlemecinin oğlu Mehmet aliye varır. Cemal bu küçük kıza karşı içinde büyük bir pişmanlık, suçluluk duyar ama boşuna. Prof.a gelince oda macerasını yarıda bırakır ve eve geri dönmeye karar verir. Gitmeden önce meryeme yüklü bir miktar para bırakır. Meryem bu paranın bi kısmını cemale verip hayatından çıkıp gitmesini ister. Ve Meryem içinde yepyeni bir hayat başlamaktadır
Sadık, Ege'deki çiftlikten ,üniversitede gazetecilik eğitimi için ayrılmıştır. Oysa babası Hüseyin, onun ziraat mühendisliği okuyup çiftliğin idaresini eline almasını istemektedir. Sadık, daha üniversite yıllarında politikayla aktif olarak ilgilenir. Bunu öğrenen babası Hüseyin, oğlunu evlatlıktan reddeder. 70'li yıllarda birçok siyasi olaya karışan Sadık'ı daha zor günler beklemektedir. 1980 yılının 12 Eylül günü sabah erken saatlerde karısının doğum sancılarının tutmasıyla dışarı fırlayan çift, hastaneye gitmek için araç bulamazlar, çünkü ülkede askeri darbe gerçekleşmektedir. Sadık'ın karısı, doğum esnasında hayatını kaybeder ama küçük Deniz hayattadır. Gördüğü işkence ve yattığı hapisten sonra sağlığı bozulan Sadık, hastalığının ölümcül olduğunu anladığında Deniz'i Ege'deki çiftliğe, annesinin ve konuşmadığı babasının yanına götürmekten başka bir yol bulamaz. Çizgi romanlara ve onun büyülü dünyasına oldukça meraklı olan Deniz için evin yanaşmaları, küs teyze (Şerif Sezer), traktör kullanan ve telsizle konuşan babaanne (Hümeyra), bileğinden boğazına kadar bilezikle dolaşan gelin Hanife (Binnur Kaya) ve saf bir amca (Yetkin Dikinciler) ile tanışmak, onun için oldukça farklı bir deneyim olacaktır. Sadık ve Hüseyin'in geçmişle hesaplaşmaları ise oldukça sıkıntılı gelişmelere neden olacaktır .
Son Osmanlı Yandım Ali: Suat Yalaz’ın aynı adlı çizgi romanından sinemaya uyarlanmıştır. İstanbul’un işgal altında olduğu yıllarda Osmanlı külhanbeyi Yandım Ali’nin, Mustafa Kemal Paşa’yla yolunun kesişmesiyle başlayan Kurtuluş Savaşı macerasını anlatan başarılı bir dönem filmi…
Yönetmenliğini Mustafa Şevki Doğan’ın üstlendiği filmin başrollerinde Kenan İmirzalıoğlu, Cansu Dere, Engin Şenkan ve Ukraynalı Anna Babkova rol alıyor.
Konusu
Kurtuluş Savaşı yıllarında zıpkın bir İstanbul kabadayısı olan Yandım Ali,ülke sorunları ile ilgilenmekten çok çapkınlıkları ile söz edilmektedir. Ancak düşman zalim,düşman acımasızdır.Evli sevgilisi Defne ile kaçarak evlenme planları yapan Yandım Ali'nin yolu bir gün Mustafa Kemal ile kesişir.İşte bu andan itibaren bambaşka bir Yandım Ali kimliği gelişir. Artık sadece vatanını düşünür.Ülkenin bağımsızlığı için çalışır.Cumhuriyetin yapısına çok önemli tuğlalar koyar.
Van, 1915 Ocak. Kış. 1. Dünya Harbi’nin ilk ayları.
Eli tüfek tutan herkes Ruslarla ölüm kalım harbindeyken sınır birliklerinde cephane tükenir. Vanlı çocuklar gönüllü olurlar, yaşları 12 - 17 arasında değişen 120 isimsiz kahraman çocuk. Cephaneyi sırtlanırlar, karlı dağlarda günlerce, gecelerce yürürler.
İsimleri unutulmuş olsa da bu büyük yolculuğu gerçek bir kahramanlığa dönüştüren gençlerin öyküsü.